28 Ocak 2014 Salı


Seyreyle ey gönül! O kudret-i ilâhî,
Bu arş-ı âzamda ne kadar da haşmetli...
Bir sâye misâli geçip gitse şu ömür,
Şemsin deryâlara aksinden mütecellî...

Ve sonra,
yine dedim ki kendime;
ey gönül!

Kim bu âfâk karşısında etmez ki tefekkür,
Senin ne haddine be mahlûk! Zerre tekebbür...
Ol âciz ki her dâim, her demde eder tezekkür,
Cihân-ı fânî bilir, şiârı edinir tedebbür...
Hangi söz, hangi cümle, kifâyet edebilir?
Dimâğda saplı kalmış, fikriyâta.
Hangi beden, hangi ruh, refâkat edebilir?
İnzivâda saklı kalmış, hissiyâta.
Var bi’ derdim,
                      evet!
bununla büyüyor hislerim…
Kaç günahın ardından,
                               semaya kalktı ellerim?
Gözlerim,
              yaşla dolmuyor…
                                     içim kan ağlıyorken,
                                     yürek dayanmıyorken,
yapmacıktı handelerim…
















Karlı bir kış akşamı...
Yine hüzün çöktü içime...
Bir mevsim daha gelip geçerken ömrümden...
Bense dalıyorum uzaklara sessizce boğaziçinden...
Umudum, geleceğe dair beslediğim hayallerimde saklı...
Kim bilebilir ki beynimde kopan o fırtınalı dilemmaları...
Haykırışlarım, yalnızlığımın ufuktaki cılız bir lem'ası...
Yorgunum, düşen her bir kar tanesi gibi, yine bir kış akşamı...


Hayıflandım, dönünce geçmişe görünce anladım ki,
geçip gitmiş onca boş yıl...
Sayıklandım, gelince akla keşkeler bitince hayaller,
ve uzaklara dalıp gitmeler...
Bi’ yola girdim, açıldıkça kapılar açıldı...
Tahmin etmezdim ben hiç böyle olacağını...
Bi’ yola girdim, çıkış nerde bilmiyorum...
Önüme bakmadım bu yüzden, cezamı çekiyorum...


Kıyametin bir habercisi gibi gelir bana akşam ezanları,
İçimi hüzün kaplar her duyduğumda...
Çökerken şehre usul usul gecenin karanlıkları,
Tedirgin olurum bir an, ya bu, o son akşamsa...
Adım adım koşarken ileri, takıldı çelme,
Ben istemezdim olsun öyle, hayat bu işte,
Dönüp bakınca geçmişe, çekince derinden bi' keşke,
Dersin, olmasaydı böyle, hayat bu işte...



















Bir dilek tuttum, gökten arşa yükselen,
Avuçlarıma sığdırdım, koca bi' dünyayı...
Bir dilek tuttum, gönüllerde inleyen,
Senin, benim ve herkes için, bekledim O kapıyı...
Bir adım atman bana, on adım yaklaştırırdı beni sana...
Oysa,
Bir adım geri gitmen, on adım uzaklaştırdı seni benden...
Nefsim, ruhuma
düşman, hükmediyor
aklıma, mukayet olamıyorum.
Kalbim, bu duruma
pişman, sabrediyor
olanlara, karşı koyamıyorum.
Yangın ortasında kaldım, yanımda kimse yok,
bağırdım duyan yok, yükselen alevler çok…
Düşman hatlarında kaldım, elimde silah yok,
karşı koyacak gücüm yok, peşimde adam çok…
Çöl ortasında kaldım, cebimde pusula yok,
mataramda hiç su yok, tepemde güneş çok…
Orman ortasında kaldım, önümde ışık yok,
aklım başımda yok ve, bu yolda bataklık çok......

Düştü ayağım birine, o, çekti beni en dibine,
kurtaran da yok ki çaresizim, gider bu nereye…
Başta korku vardı gözümde, şimdi ise gerilme,
dönmek istesem de geriye, bir iz… üzerimde….
çırpınan yüreğimde……
Bir hayale tutundum sonunu hiç düşünmeden,
Mutluluk veren bu yolda hızımı hiç düşürmeden,
Koştum, bir an bile, geriye dönmek istemezken,
Yoruldum aniden, tökezledim istemeden...
Şimşekler çarpıyor üzerime Yâ Râb!
Rahmetinin içinde bir damla suya muhtacım...
Nefsim parçalıyor bendimi Yâ Râb!
Gafletin en dibinde mağfiretine muhtacım...
Uyumamak ve uyumak arası, garip bi' yerdeyim,
Kafamda soru işaretlerimle, hayal âlemimdeyim,
Gecenin hüznü çöktü içime, kaçtı ilham perilerim,
Ve bilmem bu halimle ben, sabahı edebilir miyim?...
Bi' düğme olsa bastığında format atsa beyne,
Yeni bi' sayfa açsa geçmişi silip süpürse,
Bi' düğme olsa bastığında hayat katsa ömre,
İçimde kaybolan asıl beni bulup getirse...
Gülmek, uzun zamandır yaptığım büyük bi' rol,
Ağlamaksa tozlu raflarında kaldı geçmişimin,
Sevmek, tedirgin olduğum uzun ve yorucu yol,
Nefrettir aynası asık suratlı her bi' günümün...
Saf tutan düşünceler çatıştı beynimin içinde,
Bildiğimi dile getirmek zor oldu bazı zaman...
Gördüğüm ve duyduğum karıştı beynimin içinde,
Bu harpten mağlup çıkan ben oldum her zaman...
Büyük bi' borçtayım, sancısı var yılların...
Hesabı zor gelir, korkusu var sonraların...
Büyük bi' savaştayım düşmanımsa iblisim...
Kazanmak zorundayım, kaybedersem yanacağım...

Uzun bi' yoldayım, etrafta var engeller...
Koşmak istedikçe ben, etraftakiler engeller...
Uzun bi' hayattayım, tıpkı kelebeğin misali...
Kanatlanmak istediğimde fark ettim ki ömür bitti...
İçimde var sıkıntı, yüzümde belli olmayan...
Çelişkiler çoğaldı, kafamda çözüm bulmayan...
Düşünceler daraldı, istesemde anlatılmayan...
Hayallerim karardı, istesende anlaşılmayan...
Düşlediğimi düşlerinde düşlemeni düşlerim,
Düşlesen bi' düşlerimde düşerdin hapse...
Düşlediğini düşlerimde düşlememi düşlerim,
Düşlesem bi' düşlerinde düşerdim harbe...
Bilmediğini bildiğini bilmemek, bilmediğini bildiğini bilmekten ya da bilmediğini bildiğini bilmeyip de biliyormuşcasına belirtmek, bilmediğini bildiğini bilip de belli etmemekten daha iyi değildir...

Mukaddime

Mukaddesâtıma dil uzatan mel'ûn'lar mâhiyetini anlamamış mahlûkatlardan zerre farka sâhip olmaksızın, kendilerini şerre sirâyet değil de hayra alâmet vaziyetine makbûl kılındıklarını zann ederler, velâkin onlar yanılırlar...